Tuesday, November 30, 2010

Hatali ayrisim (False dichotomy, Either-or fallacy )



Turkceye girmemis (girmissede benim bilmedigimi farz ederek) bu mantik hatasini yapabildigimiz kadariyla Turkcelestirdik. Nedir hatali ayrisim veya Ingilizce deyimiyle "False dichotomy" Kisaca soyle ozetliyebiliriz: bir olay veya olusuma karşı davranilabilinecek tek durusun, iki zit kutuptan birini secmekten ibaret oldugu yanilsamasi veya diger bir tanimla olaylari sadece siyah ve beyaz olarak gormek, diger yanlarini goz ardi etme diyede tanimlayabiliriz. "ya sev ya terk et" veya "ya bizimlesiniz yada bize karsisinizdir" laflarini bu konuya ornek olarak verebiliriz.
Tarihte bu laflari kullanan meshur ornekleri vererek, konunun biraz daha kolay anlasilir olmasini dusunerek ornekleri siralamak istiyoruz.
*Benito Mussolini Italyan halkina yaptigi bir konusmasinda "O con noi o contro di noi" "ya bizimlesinizdir yada bize karsinisinizdir" demistir.
*Hillary Clinton 13 Eylul 2001 yilinda "Every nation has to either be with us, or against us. Those who harbor terrorists, or who finance them, are going to pay a price." (1)
*Amerika Baskani G. W. Bush 20 Eylul 2001 de Meclise yaptigi konusmada "Either you are with us, or you are with the terrorists." (2)
Keza bu deyim edebiyattan sinemaya kadar her alana girmistir.
*Star Wars Episode III: Revenge of the Sith de Darth Wader Obi-Wan Kenobi ye, "If you're not with me, then you're my enemy"
*George Orwell 1942 de yazdigi "Pacifism and the War" yazisinda, "If you hamper the war effort of one side you automatically help that of the other. Nor is there any real way of remaining outside such a war as the present one. In practice, ‘he that is not with me is against me’ The idea that you can somehow remain aloof from and superior to the struggle, while living on food which British sailors have to risk their lives to bring you, is a bourgeois illusion bred of money and security." belirtmistir.

Bu konunun Galatasaray la baglantisi nedir? Tabiki Turkiye nin genel baglamiyla iliskisi var.
Dogal olarak Turkiye de olan seyler ister istemez Galatasaray i etkiliyor. Turkiye nin yillardan beri gelen politik yaklasimi 1980 lerin ortasindan sonra hizla kulubun icine girdi. Kendisiyle ayni dusuncede olmayani dusman ilan etmek ulkenin en onemli slogani hale geldi zaman icinde. Bunu ilk olarak 1986 yilinda kazanilan sampiyonluk balosunda alkolu fazla kaciran zamanin Galatasaray kulubu baskani Ali Tanriyar "Galatasaray i sevmeyen olsun" diyerek belirtmistir. Daha sonra Galatasaray seyricisi (taraftar degil) bu yaftayi benimsedi ve kulubu gazetesinin kosesinde elestiren eski kalecisi Turgay Seren e "Turgay Seren, ya sev ya terk et" yazisiyla hedef alan bir pankart yaptirarak sundu.

Oysa biliyoruzki dunyada herkez ayni fikirde degildir ama ayni yerde yasayabilir, herkez Galatasaray i sevmek zorunda degildir ama bunun yuzunden olmesi gerekmez veya Galatasaray in yaptiklarini sevmez, elestirir ama terk etmek zorundada degildir. Yani hayat siyah ve beyazdan ibaret degildir, arada gri bolumde vardir.

Galatasaray in yonetimiyle, seyircisiyle (bir gun taraftar olacagini umarak) bundan siyrilip dogru seyi yapmasini bekliyoruz.

(1) http://www.freedomagenda.com/iraq/wmd_quotes.html
(2) Schiappa, Edward (1995). Warranting Assent: Case Studies in Argument Evaluation. State University of New York. p. 25.