Malcolm Allison: Galatasaray'da fedora sapkali isyankar bir Ingiliz.
Nasil anlatmali, nereden baslamai bilemiyorum Allison'u anlatmaya; sanirim o gunleri yasamak, anlamak gerek ama elimizden geleni yapacagiz tribunlerin bir parcasi, sevgilisi olan Malcolm Allison'u anlatmak icin. Allison'un Macerasi 1976 yilinda basladi, Brian Brich doneminin bitiminden bir kac yil sonra gelir Allison Galatasaray'in basina, parlak Manchester City menagerligini birakarak hemde. Ilk geldigi gunden itibaren tribunlerin sevgilisi olmasinin tabiki bir sebebi var Allison'un; yumruk sovu ve taraftarla butunlesmesi.
Oyle bir kitle olustuki onunla o meshur yumruk sovunu yasamak icin, tarifi pekte mumkun degil. Bizim gibi kapali mudavimleri o cosku seline katilmak icin numarali ile yeni acigin kesistigi yerdeki bolumde yer alabilmek, o yumruk sovunu yasamak icin hengamenin icine girdi. O bolgedeki metre kareye dusen nufus, yuvasina yemek tasiyan karinca kolonisinden daha yogundu. Her zaman Galatasaray icin buradayiz diyebilmek icin hep ordaydik; her mac oncesi Turkiye'de ilk yumruk sovunu gerceklestiren, bizden biri olan Allison'la beraber olmak icin. Allison acik tribunun onune gelir ve yumruguyla bizi costururdu, dunyada onun kadar taraftariyla butunlesen bir hoca az bulunurdu herhalde.
Ama her guzel seyin bir sonu vardi tabiki, ulkemizin saygili basini* bu coskuyu kaldiramadi.
Cok goruldu Galatasaray'a bu sevinc ve Galatasaray'in geleneklerinde sezon bitmeden hoca gonderilmez felsefesine ragmen Allison'un macerasi kisa surdu Turkiyede; fedora sapkasini, purosunu vede resimde gordugunuz koyun kurklu paltosunu alip diger maceralara giristi. Bir baska fedora sapkali Indian Jones'un, ilk macerasindaki beyaz atiyla nasil cekinmeden tehlikeye atildiysa aynen onun gibi baska maceralara atildi Allison, arkasinda kendi elleriyle yaratip biraktigi Manchester City'i biraktigi gibi. Bugun gidin 1965-73 yillarini yasamis Manchester City taraftarina, bize gelmeden once yasadigi Crystal Palace macerasina veya 1980 lerdeki Spoting Lizbon taraftarina bir sorun, hepsi size ayni seyi anlatacaktir; fedora sapkali Allison'u.
Seni hic unutmayacagiz Malcolm Allison, hep kalbimizde olacaksin: cunku biz gercegin ta kendisiyiz, birakin baskalari oyunlarini oynasinlar. Iktidarlarin en buyuk korkusu muhalefet degil, ciddiye alinmamaktir...
Tuesday, February 3, 2009
Thursday, January 22, 2009
He walks among us but he is not one of us
Bulent Korkmaz: Galatasaray icin bir efsane olma yolunda yavas ama emin adimlarla ilerken butun Galatasaray'lilarin sevgisini kazanmis bir isim. Oylesine sevmistikki Bulent Korkmaz'i, mac icinde yaptigi her yanlisa, her antipatik davranisa ragmen butun her seyini sahaya doken, ilk formayi gidiginde biyiklari yeni terlemis bu genc; tribundeki her taraftarin sahaya yansimasiydi sanki, tribundeki her taraftar onda kendisinden bir parca bulmustu. Hani hayatini ortaya koyabilen oyuncu ister ya taraftar takimi icin, iste Bulent Korkmaz oyleydi bizim icin: bazen kolu sarili uefa kupasindaki finaldeki, bazen alinan yenilgide basi one egik soyunma odasina giden kaptandi ama her zaman bizden biriydi.
Zorla jubile yaptirilarak takimdan koparilmak istenince, her seyini alip kendiliginden futbolu biraktiginda da bizden biriydi. Hic bir zaman ayni sartlardaki 1979 yilinda Fenerbahce'ye giden Buyuk Mehmet (Ordek Mehmet) gibi olmayi aklina bile getirmemisti, ki bu onu dahada buyuk yapmisti taraftarin gozunde. Yasi tutanlar hatirlarlar Buyuk Mehmedi; jubile yapilmak istendiginde kimseye haber vermeden gidip Fenerbahce ile anlasmis, bir yil orada top oynadiktan sonra futboluda orada birakmisti. Bugun o zamani yasayan hic bir Galatasaray'li tarafindan Galatasaray'li olarak anilmaz Buyuk Mehmet, oysaki 4 yil sampiyonluk gormustu Galasaray'da Buyuk Mehmet ve butun bunlarin uzerine kalkip kendi kafasinca Fenerbahce'ye gitmisti, sevgili kankasi Cemil ile top oynamak icin. Bunca zafere ragmen Galatasaray'a gelip gecen bir futbolcu oldu bizim icin Buyuk Mehmet. Kaptan Bulent bunu bildigi icinmi bir yere gitmedi, yoksa baska takimda oynamayi gonlu elvermedigi icinmi bilinmez ama bizim icin en dogrusunu yapip futbolu orada noktaladi, yani Galatasaray'da.
Benim icin gozumde dahada buyudu, ta ki o melun maca kadar: Galatasaray'in Gerets ile kazandigi sampiyonluk yilinda Genclerbirligi hocasiyken Ankarada 2-1 yenilmisti Galatasaray, eski kaptaninin yeni takimina. Aslinda kendisi icin sevinmistim, cunku yerli yersiz bir suru kimse Bulent'in sacma sapan bir kadro cikartip Galatasaray'a yenilecegini dusunuyordu, oyle ya nede olsa eski takimina karsi oynayacakti yeni takimi. Aksine dahada hirsli oynadi Genclerbirligi o gun, tum kotu dusunceli insanlarin dusunceleri ters cevirdi Bulent, onurunu korumak icin boyle yapmasi gerekirdi zaten ve oda kendisine yakisani yapti.
Ama mac sonu beklenmedik bir goruntuyle karsilastim birden, Galatasaray'i yenmenin sevincini tuhaf bir kol isaretiyle kutladi Bulent Korkmaz. O kol benim kalbime girdi, maci kaybetmekten dahada agirdi o kol. Yillarca yaptigi onca savas, mucadele, akitilan ter damlalari buhar oldu gitti benim icin, oylesine uzuldumki sezon sonu son macta kazanilan sampiyonlukta bile fazlasiyla sevinemedim. Isterdimki o kol hareketini yapmasaydi Bulent, sampiyonlugu bile vermeye raziydim ben kendi adima, hazirdim degismeye sampiyonlukla. Ama olmadi, o kol oylecene kaldi bizim icimizde.
"He walks among us but he is not one of us"
Zorla jubile yaptirilarak takimdan koparilmak istenince, her seyini alip kendiliginden futbolu biraktiginda da bizden biriydi. Hic bir zaman ayni sartlardaki 1979 yilinda Fenerbahce'ye giden Buyuk Mehmet (Ordek Mehmet) gibi olmayi aklina bile getirmemisti, ki bu onu dahada buyuk yapmisti taraftarin gozunde. Yasi tutanlar hatirlarlar Buyuk Mehmedi; jubile yapilmak istendiginde kimseye haber vermeden gidip Fenerbahce ile anlasmis, bir yil orada top oynadiktan sonra futboluda orada birakmisti. Bugun o zamani yasayan hic bir Galatasaray'li tarafindan Galatasaray'li olarak anilmaz Buyuk Mehmet, oysaki 4 yil sampiyonluk gormustu Galasaray'da Buyuk Mehmet ve butun bunlarin uzerine kalkip kendi kafasinca Fenerbahce'ye gitmisti, sevgili kankasi Cemil ile top oynamak icin. Bunca zafere ragmen Galatasaray'a gelip gecen bir futbolcu oldu bizim icin Buyuk Mehmet. Kaptan Bulent bunu bildigi icinmi bir yere gitmedi, yoksa baska takimda oynamayi gonlu elvermedigi icinmi bilinmez ama bizim icin en dogrusunu yapip futbolu orada noktaladi, yani Galatasaray'da.
Benim icin gozumde dahada buyudu, ta ki o melun maca kadar: Galatasaray'in Gerets ile kazandigi sampiyonluk yilinda Genclerbirligi hocasiyken Ankarada 2-1 yenilmisti Galatasaray, eski kaptaninin yeni takimina. Aslinda kendisi icin sevinmistim, cunku yerli yersiz bir suru kimse Bulent'in sacma sapan bir kadro cikartip Galatasaray'a yenilecegini dusunuyordu, oyle ya nede olsa eski takimina karsi oynayacakti yeni takimi. Aksine dahada hirsli oynadi Genclerbirligi o gun, tum kotu dusunceli insanlarin dusunceleri ters cevirdi Bulent, onurunu korumak icin boyle yapmasi gerekirdi zaten ve oda kendisine yakisani yapti.
Ama mac sonu beklenmedik bir goruntuyle karsilastim birden, Galatasaray'i yenmenin sevincini tuhaf bir kol isaretiyle kutladi Bulent Korkmaz. O kol benim kalbime girdi, maci kaybetmekten dahada agirdi o kol. Yillarca yaptigi onca savas, mucadele, akitilan ter damlalari buhar oldu gitti benim icin, oylesine uzuldumki sezon sonu son macta kazanilan sampiyonlukta bile fazlasiyla sevinemedim. Isterdimki o kol hareketini yapmasaydi Bulent, sampiyonlugu bile vermeye raziydim ben kendi adima, hazirdim degismeye sampiyonlukla. Ama olmadi, o kol oylecene kaldi bizim icimizde.
"He walks among us but he is not one of us"
Monday, January 19, 2009
Sarhos olalim!
Her zaman sarhos olmali, Her sey bunda: tek sorun bu. Omuzlarinizi ezen, sizi topraga dogru ceken zaman'in korkunc agirligini duymamak icin, durmamacasina sarhos olmalisiniz.
Ama neyle? Sarapla, siirle yada erdemle, nasil isterseniz. Ama sarhos olunuz.
Ve bazi bazi, bir sarayin basamaklari, bir hendegin yesil otlari uzerinde, odanizin donuk yanlizligi icinde, sarhoslugunuzu azalmis ya da busbutun gecmis bir durumda uyanirsaniz; sorun yele, dalgaya, yildiza, kusa, saate sorun, her kacan seye, inleyen, yuvarlanan, sakiyan, konusan her seye sorun, "saat kac" deyin; yel, dalga, yildiz, kus, saat hemen verecektir karsiligini: "sarhos olma saatidir... Zamanin inim inim inleyen koleleri olmamak icin sarhos olun durmamacasina! Sarapla, siirle yada erdemle, nasil isterseniz" ***
(***) Charles Pierre Baudelaire, Paris Sikinitisi, Cev.: Tahsin Yucel, 1985 Adam Yayincilik
Ama neyle? Sarapla, siirle yada erdemle, nasil isterseniz. Ama sarhos olunuz.
Ve bazi bazi, bir sarayin basamaklari, bir hendegin yesil otlari uzerinde, odanizin donuk yanlizligi icinde, sarhoslugunuzu azalmis ya da busbutun gecmis bir durumda uyanirsaniz; sorun yele, dalgaya, yildiza, kusa, saate sorun, her kacan seye, inleyen, yuvarlanan, sakiyan, konusan her seye sorun, "saat kac" deyin; yel, dalga, yildiz, kus, saat hemen verecektir karsiligini: "sarhos olma saatidir... Zamanin inim inim inleyen koleleri olmamak icin sarhos olun durmamacasina! Sarapla, siirle yada erdemle, nasil isterseniz" ***
(***) Charles Pierre Baudelaire, Paris Sikinitisi, Cev.: Tahsin Yucel, 1985 Adam Yayincilik
Tuesday, January 13, 2009
Biz artik burada degiliz...
Galatasaray klubunun merkez binasinin bulundugu Hasnun Galip sokagina Taksim tarafindan girdiginizde; klubun karsi tarafinda, sokagin hemen baslarinda bir kebapci dukkani (hala duruyormudur?) vardir.
Iceri girdiginizde, ocakbasinin tam karsisinda Suat Mamat'in yukarda gordugunuz devasa boyuttaki fotografiyla karsilasirsiniz ilk anda, ve karsisina gecersiniz; bir kadeh raki, biraz beyaz peynir, varsa kavun, yoksa baska bir sey alir resme dalarsiniz.
O ani beklersiniz; hayat boyu ulasmak istediginiz, hazirlandiginiz o an'lardan birini. Yaklarsaniz ne ala, yakalayamazsaniz hayatiniz gelip gecer. Yakaladiginizda, "o an" yasam akisini durdurur. Iste o an, Galatasaray'in gelmis gecmis en iyi oyuncularindan biri olan Suat Mamat'la beraber olursunuz ve Suat Mamat size oradan seslenir "biz artik burada degiliz..."
Ama biz buradayiz ve omurumuz Galatasaray'i sevmekle nihayet bulacak.
Iceri girdiginizde, ocakbasinin tam karsisinda Suat Mamat'in yukarda gordugunuz devasa boyuttaki fotografiyla karsilasirsiniz ilk anda, ve karsisina gecersiniz; bir kadeh raki, biraz beyaz peynir, varsa kavun, yoksa baska bir sey alir resme dalarsiniz.
O ani beklersiniz; hayat boyu ulasmak istediginiz, hazirlandiginiz o an'lardan birini. Yaklarsaniz ne ala, yakalayamazsaniz hayatiniz gelip gecer. Yakaladiginizda, "o an" yasam akisini durdurur. Iste o an, Galatasaray'in gelmis gecmis en iyi oyuncularindan biri olan Suat Mamat'la beraber olursunuz ve Suat Mamat size oradan seslenir "biz artik burada degiliz..."
Ama biz buradayiz ve omurumuz Galatasaray'i sevmekle nihayet bulacak.
Sunday, January 11, 2009
Ayran, pide, meysu...
Ayran, pide, meysu...
Hamburger denilen seyse hayatimizda yoktu (Osmanbeydeki Kristal bufenin kendisine has yaptigi seyede hamburger denmiyordu)
Uzun yillarin, sampiyonsuzlukla getirdigi direncse hep bizimleydi. Sampiyonsuzluklarla gecen her senede: basta kapali olmak uzere, eski acik, yeni acik ve hatta numaralida, daimi her macta bulunan seyirci takimini son maca kadar destekliyordu ve oyle fazlada degildi taraftar sayisi. Trabzona 1978/79 sezonunda kaptirilan sampiyonlukta bile bagrina basmisti taraftar takimini. Ne olduysa ondan sonra oldu; ayran, pide, meysunun hayatimizdan ciktigi rezil 1980 lerle baslamisti her sey. Ilk defa bir Galatasaray hocasinin, Derwal'in yuzune tukurmekle baslamisti hersey o melun 1980 lerde. Daha sonra efsanevi futbolcusu Hagi'ye Galatasaray'in hocasiyken yapilan terbiyesizlikler, futbolcusunu yuhalamaya, her hangi bir kotu sonucta kufur etmeyede o zamanlarda baslanildi. 1970 lerde kendi evinde Boluspor'la 2-2 berabere kalinca "milyonluk essekler" diye bagirip kufur eden Fenerbahce seyircisinin (taraftar degil) uzun yillar once elinde tuttugu rezillik, GS'ada gelmisti sonunda, normaldi herhalde cunku ulke bogazina kadar yozlamaya baslamisti ve herhalde bundan bizde nasibimizi alacaktik ve aldikta.
Ve geldik bugunlere: oyuncusuna kufur eden, en olumsuz harekette kandini kaybedip saldiran, macin sonucuna gore davranan bir kitle cikti karsimiza ve bu kitle ile gayya kuyusundan cikmayi bekliyoruz. Asil aciklanmasi gereken sey: neden bu gune kadar Galatasaraylilarin bu yozlasmaya kizdigi degil, neden bu yozlasmaya ses cikarmadigidir.
Ayran, pide, meysunun geri gelecegini umaraktan, demir aldik...
Subscribe to:
Posts (Atom)